Birincisi:
karşılığında faiz almak amacıyla bankaya para yatırmak, riba (faiz) olup, büyük günahlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.” (Bakara, 278-279)
Eğer bir Müslüman, parasını güvence altına alacak başka bir seçenek bulamıyor ve parasını bankaya yatırmak zorunda kalırsa, aşağıda belirtilen iki şartla bankaya yatırmasında sakınca yoktur:
1-Bankaya yatırdığı para karşılığında kazanç sağlamamalıdır.
2- bankanın icra ettiği işlemler yüzde yüz faizle ilişkili olmamalıdır. Bilakis bankanın bir takım mübah yatırımlarla da iştigal etmesi gerekir.
Bununla ilgili daha detaylı bilgi için (22392), (49677) numaralı sorulara bakabilirsiniz.
Bankaların ödediği faizlerden faydalanmak haramdır ve bu faizlerden kurtulmak gerekmektedir. Faiz paraları, hayır işlerinde harcanmalıdır.
Bankaların, müşteri hesaplarına yatırılan paralar karşılığında verdiği faiz, riba olarak kabul edilir. Bu faizlerden yararlanmak caiz değildir. Kişinin, faizli bankalardan aldığı paranın ana parayı ayırması ve fazlalık olan kısmı ise fakirlere, ihtiyaç sahiplerine, hayır işlerinde harcaması gerekmektedir.
Daimi Fetva Komitesi şöyle demiştir:
Banka tarafından verilen fazladan paralar faiz olarak kabul edilir ve hiçbir şekilde faydalanmak caiz değildir. Ayrıca faizle iştigal eden bankalara para yatırdığından dolayı tövbe etmesi gerekir. Tüm paralar çekildikten sonra ana parayı kendine ayırır ve fazla verilen tutarları hayır işlerinde ve fakirlere verilir.
(Fetâvâ İslâmiyye, 2/404)
Şeyh Abdulaziz bin Baz (rahimehullah) şöyle demiştir:
Bankanın sana verdiği kazancı bankaya da iade etme, sende ondan istifade etme. Bilakis fakirlere sadaka vermek, su yollarını onarmak, borçlulara yardım etmek gibi iyi amellerde kullan…(Fetâvâ İslâmiyye, 2/407)
En doğrusunu Allah bilir.